14 Şubat 2009 Cumartesi

BuGün Son...



Bugün son…
Son kez ölüyorum sen diye.
Yollara bakıyorum durup durup.
Yollarda durgun,ağaçlar,yapraklar,dallar.
Eritecek beni her metresi biliyorum.!
Yollar..beni bir meçhule yollar.!

Bugün son…
Son kez derin derin çekeceğim tütünü.
Bir otobüs farının,
Titrek beyazıyla irkileceğim.
Bavul misali alacağım omzuma,
Sensizliğin yükünü..!

Bugün son…
Son kez geliyorum sana.
Her zaman ki gibi,
İki kere uzun uzun basacağım zile,
Açacaksın kapıyı yavaşça,
Yüzünde bir tebessüm ile
.
Bugün son…
Son kez bakacağım sana.
Öyle uzunca bakacağım ki şaşıracaksın.
Yine sağ elini alacağım avuçlarıma,
Bu ayrılık akşamının soğukluğunu atacağım..

İşte bu da senin gidişin,
Kimseyi üzmeden, kırmadan!
Güzel bir şarkının bitişi gibi değildin.
Kimse aramayacak varlığını.
Eşyası pahalı bir evdeki insansızlığı,
Meyvesi bol olan bir ağacın ilerlemiş yaşını,
Sanmam ki soran olsun.

Bir kitaba bile yazılmamış ki adın.
Leyla’n da yok seni anacak.
Ne annen hatırlar seni ne de baban.
Kim ne yapsın ismini cismini.
Sonu olan her şey masal gibidir ya,
İşte sen de bir vardın bir yoksun.
Anla hayatın sana verdiği değeri.

Gittin, burada adın bile yok.
Nereye gittiğin, niçin gittiğin yok.
Hiçbir şey değişmedi buralarda.

SusTun...


Sustun…


Ne söyledimse hava da kaldı,


Titrek cümlelerle bitti her gün,


Solan umutlarla başlayacaktı,


Biliyorum…


Sustun…


En susulmayacak anlarda bile,


Sonsuz bir güç alırdım gözlerinden,


Her seferinde terk etti gözlerin fikirlerimi,


Kaçtın…


Sustun…


Gökler, bulutlar konuştu yerine,


Dinmedi bu hırçın esen poyraz yıllardır,


Alnıma düştü yıldırımların ansızın,


Vurdun…


Sustun…


Dilini yutmuşçasına,


Çekip de gidecekmişçesine…!


Karartıp bir gece havayı yine,


Fırtınalara karışacakmışçasına,


Söküp de yaşlı dağları yerinden,


Tebessümlerimin önüne koydun.


Eğilip yerden topladın umutlarımı,


Bıraktın hırçın poyrazın kucağına.


Dikenli ellerini uzattın bana gülerek,


Attın düşlerimi zamanın sonsuz ağına,


Gittin…


…SUSTUM…



Her köşenin ardında çarpar yüreğim


O köşelerde kaybolup gittin sen


Gönül sahramın dikenleri battı elime


Sahralarımda eriyip bittin sen.


Yok bir damla su yan yüreğim yan.


Bu yürekte ölürmüş ya kahrından


Seviyorum deyip koştum ardından


İnatla mutsuzluğu seçtin sen.


Ayak seslerini tohum diye ektin gönlüme,


Her mevsimde kan çiçekleri biçtin sen.


Kopardın hayattan beni, ittin bir meçhul ölüme.


Her şeyi seçtin de bir tek benden geçtin sen…!


Sahralarımda eriyip bittin sen.


Sevmiyorum...


Belki bir buket çiçek,

Ya da sıcak bir dokunuş,

Herşey olabilirdi ama,

Tüm sıcaklığı ile sana,

Acıları uzattı diye,

Bu elleri sevmiyorum.

Cennetten bir parçadır gerçek,

Haziran çimenleri bile nemlidir.

Gözü yaşlıdır yapraklarının,

Ağlamaklıdır havası, günü.

Yine bir yaz sonu, yine,

Beni her sabah parçaladı diye,

Bu yerleri sevmiyorum.

Boğazımda kalın bir ip,

hadi gel çek.!

Yaşamak, Sensiz yaşamak değil....!

ZoR...


Yaşamak zor iş kardeşim
Bu hengameye ayak uydurmak zor iş,
Hele daha gençsen ömrünün baharındaysan,
Önünde koca bir sonbahar olacaksa.
Ömür iki gün gibi gelip geçecek ama,
Sonunda iki ayrı ömür gibi uzun,
İki ömür gibi karmakarışık, anlamsız.
Yaşamak zor iş kardeşim.
Dert tasa sende kalacak sonunda,
Senden sonralara dertli bir sen hatırası.
Beyazı, sarısı , mavisi , yeşili , karası.
Zor iş.

Yaşamak zor iş kardeşim,
Bu dağınıklık içinde teksen hele.
Yürüdüğün yollardan çok kişi geçmişse.
Hepsi ısrarla zor diyorsalar fısıldaşarak,
Anla ki zor iş yaşamak.
Başkasına ulu orta anlatılmaz da üstelik.
Bir anda dank eder insanın kafasında bir şeyler.!
Güllerin solmuş yapraklarını görünce,
Yağmur anında sokaklardaki boşlukta,
Söylediğin hüzünlü şarkılar bilir her şeyi,
“Zor dostum zor” çok zor.
Nefes alıp vermek ne kolay da,
Bir nefes huzur bulmak ne kadar da zor…


Gölgeler ile aydınlıkların yan yana bulunduğu yerdesin,
Titrek sesin ile düğümlenmiş duygularının harmanlandığı yerde.
Avuç dolusu gerçeğin, gökleri saran hayalleri yendiği yerde.
Sarssanda dünyayı yerinden, sonunda boşluktan ibaret olacağım yerde.
En önemli özelliğin olan “düşünebilmek” ‘in, suyunu çıkardığın yerde.
Yaşamak zor iş kardeşim.
Hele gençsen , şaşkınsan, taşkınsan.
En uzun gün bile kısa geliyorsa sevinçlerine,
Kumsallar dar geliyorsa koşmak için.
Uçsuz bucaksız okyanuslara bakıp da “su işte “ diyorsan.
Zordur işte.
Yaşamak zor kardeşim ama,
Birde zoru yaşamak var ki
Asıl mesele orda…

Bugün son…




Bugün son…
Son kez ölüyorum sen diye.
Yollara bakıyorum durup durup.
Yollarda durgun,ağaçlar,yapraklar,dallar.
Eritecek beni her metresi biliyorum.!
Yollar..beni bir meçhule yollar.!

Bugün son…
Son kez derin derin çekeceğim tütünü.
Bir otobüs farının,
Titrek beyazıyla irkileceğim.
Bavul misali alacağım omzuma,
Sensizliğin yükünü..!

Bugün son…
Son kez geliyorum sana.
Her zaman ki gibi,
İki kere uzun uzun basacağım zile,
Açacaksın kapıyı yavaşça,
Yüzünde bir tebessüm ile
.
Bugün son…
Son kez bakacağım sana.
Öyle uzunca bakacağım ki şaşıracaksın.
Yine sağ elini alacağım avuçlarıma,
Bu ayrılık akşamının soğukluğunu atacağım..